Tehdit suçu Türk Ceza Kanunun 106. Maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır:

“Tehdit Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”

Aynı maddenin 2. Fıkrasına göre bu suçun silahla işlenmesi halinde hükmolunacak olan ceza iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olacaktır.

Askeri Ceza Kanunu 1. Maddesinde yer alan “Askeri cürüm ve kabahat: Madde 1 – Türk Ceza Kanununa göre cürümler ve cezalar hakkında umumi suretle cari olan esaslar bu kanunda hilafı yazılı olmadıkça askeri cürümler ve cezalar hakkında da tatbik olunur.” şeklindeki düzenleme uyarınca Askeri Ceza Kanunda yer almayan veya bu kanunda yer alıp Türk Ceza Kanununda yer alan düzenlemelerin hilafına olmayan tüm suçlar için Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.

Askeri Ceza Kanununda her ne kadar amirin ve üstün tehdit edilmesi düzenlemesi yer almaktaysa da üstün veya amirin astını tehdit etmesine yönelik doğrudan bir düzenleme yer alamamaktadır. Sadece özel olarak amirin madunların verdikleri şikayetnameleri tehdit ederek geri aldırmasına yönelik özel bir düzenleme Askeri Ceza Kanununda yer almaktadır.

Bu bağlamda bir amirin madununu tehdit etmesine yönelik eylemine ilişkin Askeri Ceza Kanunu hükümleri değil Türk Ceza Kanunda düzenlenmiş olan tehdit suçu ve yaptırımları uygulama alanı bulacaktır.

Yargıtayın birçok kararında kişinin hiçbir söz sarfetmeden silahını göstermesi dahi silahla tehdit suçunu oluşturacağı yönündedir. Sivil hayatta bir kişinin bir başka kişiye silah göstermesi, silahı ona doğrultması tehdit suçunu oluşturacağına şüphe yoktur. Sahte olduğu mağdur tarafından bilinmediği takdirde atış kabiliyeti olmayan oyuncak veya kuru sıkı silahın gösterilmesi veya doğrultulması dahi yüksek mahkeme kararlarına göre tehdit suçunu oluşturmaktadır.

Ancak benzer durumların asker kişiler arasında eğitim veya mesai esnasında yaşanması durumunda olayın gerçekleşme şekli, amaçlana şeyin ne olduğu, şüpheli/sanığın hangi kast ile hareket ettiği çok suçun unsurlarının oluşup oluşmadığına ışık tutacaktır. Çünkü kışlalar, üs bölgeleri, atış alanları, eğitim alanlarında birçok farklı türde silah bulunmakta ve her bir silah farklı niteliklere sahiptir.

Eğitim esnasında boş bir piyade tüfeğinin üç köşe teşkili için başka bir askere doğrultulması, boş, maket veya eğitim materyali olduğu herkesçe bilinen bir silahın şaka yapmak maksadıyla başka bir askere doğrultulması silahla tehdit suçunu oluştur mu?  Tüm profesyonel askerlerin bu sorulara cevabı kuşkusuz ki “hayır” olacaktır.

Peki takım komutanı olan subayın başı boş bir şekilde durmakta olan dolu bir tabancanın fişeklerini boşatarak orada bulunan ere doğrultması (veya göstermesi) ve dolu silahların dolu bir şekilde başıboş şekilde ortalıkta bırakılmaması ve dolu da olsa boş da olsa kimseye doğrultulmaması gerektiğine yönelik uyarıda bulunması silahla tehdit suçunu oluşturur mu?

Sanık olarak yargılandığı ceza davasında aşağıda yazılı gerekçelerle Teğmen olan müvekkilimiz hakkında beraat kararı verilmiş ve yerel mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Yerel mahkeme kararı gerekçesi: “Olay günü sanığın katılanın görev yaptığı gözetleme merkezine girdiğinde masada başıboş duran bir adet silah gördüğü, silahın mermilerinin boşaltıldığının tanık beyanları ile sabit olduğu, nitekim katılanın bu hususta aksini iddia eden herhangi bir beyanının da bulunmadığı, sanığın katılanın kafasına boş silahı doğrulttuktan sonra" ne hissediyorsun asker " ve " bunu unutma hiç bir zaman boş veya dolu silah bir canlıya doğrultulmaz" şeklinde sözler söylediğinin katılanın da tanık ve sanık anlatımlarından da sabit olduğu, sarf edilen sözlerin tehdit içerikli sözler olmadığı aksine komutan olan sanığın … katılana ve orada bulunan askerlere öğüt vermek niteliğinde sözleri sarf ettiğinin anlaşıldığı, silahın katılana doğrultulmuş olması ile sanığın bununla birlikte sarf ettiği sözlerin sanığın tehdit etme kastının bulunmadığını gösterdiği, nitekim suçun kastla işlenen suçlardan olduğu ve suçun manevi unsuru olan kastın olayda mevcut olmadığı kanaatine varılmış olup sanık …… müsnet suçtan CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir.”